Aynı gün İsa evden çıktı, gidip gölün kıyısında oturdu.
2Çevresinde öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, kendisi bir
kayığa binip oturdu. Bütün kalabalık kıyıda duruyordu. 3İsa
onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. «Bakın» dedi, «ekincinin
biri tohum ekmeye çıkmış. 4Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına
düşmüş. Kuşlar gelip bunları yemiş. 5Kimi, toprağı az olan
kayalık yerlere düşmüş. Toprak derin olmadığından hemen
filizlenmişler. 6Ne var ki, güneş doğunca kavrulmuşlar, kök
salamadıkları için kuruyup gitmişler. 7Kimi, dikenler arasına
düşmüş. Dikenler büyümüş, filizleri boğmuş. 8Kimi ise iyi toprağa
düşmüş. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün
vermiş. 9Kulağı olan işitsin!»
10Öğrencileri gelip İsa'ya, «Halka neden benzetmelerle
sesleniyorsun?» diye sordular.
11İsa şu cevabı verdi: «Göklerin Egemenliğinin sırlarını anlama
yeteneği size verildi, ama onlara verilmedi. 12Kimde varsa, ona
daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa,
kendisinde olan da elinden alınacak. 13Onlara benzetmelerle
seslenmemin nedeni budur. Çünkü,
`Gördükleri halde görmezler.
Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.'
14«Yeşaya'nın şu peygamberlik sözü onların bu durumunda gerçekleşmiş oluyor:
`Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız,
bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!
15Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı,
kulakları ağır işitir oldu.
Gözlerini de kapadılar.
Öyle ki, gözleri görmesin,
kulakları işitmesin, yürekleri anlamasın,
ve bana dönmesinler.
Dönselerdi, onları iyileştirirdim.'
16«Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız
işitiyor! 17Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice
doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler, ama
göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama
işitemediler.
18«Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin. 19Her kim
Göksel Egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, Şeytan[j]
gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen
tohum işte budur. 20-21Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü
hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre
dayanan kişidir. Böyle biri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da
zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer. 22Dikenler arasında
ekilen de şudur: sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve
zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
23İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine
benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi
de otuz kat.»
31İsa onlara bir benzetme daha anlattı: «Göklerin Egemenliği
bir adamın alıp tarlasına ektiği hardal tanesine benzer» dedi.
32«Hardal tüm tohumların en küçüğü olduğu halde, gelişince bahçe
bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur. Öyle ki, gökte uçan kuşlar
gelip dallarında barınır.»
33İsa onlara başka bir benzetme anlattı: «Göklerin Egemenliği,
bir kadının alıp tüm hamuru kabartmak için üç ölçek[k] una
karıştırdığı mayaya benzer.»
34İsa bütün bunları halka benzetmelerle anlattı. Benzetme
kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. 35Bu, peygamber
aracılığıyla bildirilen şu sözün yerine gelmesi için oldu:
«Ağzımı benzetmeler anlatarak açacağım,
dünyanın kuruluşundan beri
gizli kalmış sırları dile getireceğim.»
53İsa bütün bu benzetmeleri anlattıktan sonra oradan ayrıldı.
54Kendi memleketine gitti ve oradaki havrada halka ders vermeye
başladı. Halk şaşıp kalmıştı. «Adamın bu bilgeliği ve mucizeler
yaratan gücü nereden geliyor?» diyorlardı. 55«Marangozun oğlu
değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? Yakup, Yusuf, Simun
ve Yahuda O'nun kardeşleri değil mi? 56Kızkardeşlerinin hepsi
aramızda yaşamıyor mu? O halde O'nun bütün bu yaptıkları nereden
geliyor?» 57Ve gücenip O'nu reddettiler.
Ama İsa onlara şöyle dedi: «Bir peygamber, kendi memleketinden
ve evinden başka yerde hor görülmez.»
58İmansızlıklarından ötürü İsa orada pek fazla mucize yapmadı.